Siyaset ısındı, liderler meydanlara çıktı, seçmenin gözü kulağı verilen mesajlarda. Erken seçim kararı, hızlandırılmış seçim kampanyalarını da beraberinde getiriyor. Kısa zamanda çok seçmene ulaşmak gerekiyor. Peki seçmen ne duymak istiyor, siyasi partiler ilk kez oy kullanacak gençlere hangi mesajları vermeli, mitinglerde meydanların dolu olması ne anlama geliyor, kararsızlar ve değişkenleri etkileyecek söylemler neler? Siyasi kampanyaların Oscar’ı kabul edilen Pollie Ödüllü Siyaset İletişim Danışmanı Dr. Gülfem Saydan Sanver ile konuştuk.

Öncelikle şunu öğrenmek istiyorum; siyaset iletişimcisi ne iş yapar?

Siyaset iletişimi aslında disiplinler arası bir çalışma. Bunun bir siyaset, bir de iletişim ayağı var. Siyaset iletişimcilerini biz, Türkiye’de de yurt dışında da daha ağırlıklı olarak seçim kampanya dönemlerinde görüyoruz. Siyaset iletişimcisi siyaseti analiz eder. Daha çok partiler veya adaylarla çalışır. Adayın ya da partinin stratejisini oluşturur, hedef kitlelerini belirleyerek, doğru mesajların doğru kanallardan iletilmesini sağlar. En temel görevi seçim kazanmaktır.

-Türkiye yeni bir seçimin arefesinde; siyasal iletişimin doğru yapıldığını düşünüyor musunuz?

Zaman zaman doğru yapıldığı dönemler oldu. Fakat şu anda doğru yapan bir parti var mı diye sorarsanız; hayır yok. AK Parti aslında uzun yıllar bunu çok güzel bir şekilde yaptı. Biz siyaset iletişimcilerinin hep söylediği bir şey var: Siyaset iletişimini seçim kampanya dönemine bıraktığınız zaman bu çok geç bir dönem. Yurtdışında seçim sonrası yapılan anketler gösteriyor ki, insanların ciddi bir bölümünün karar verme süreçleri seçim öncesinde bitiyor.

-O kararı seçim propagandasıyla değiştirmek mümkün olmuyor mu?

Kısıtlı seçim süreci propagandası kararsız, değişken ve ‘oy vermeyi düşünmüyorum’ diyen seçmene yapılır. Eğer siz ideolojik bir seçmenin kararını değiştirmek istiyorsanız, seçim süreci bunun için yeterli bir süre değildir.

Röportajın devamını okumak için: Genç seçmen kendini müşteri olarak görmek istemiyor