Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turuna sayılı saatler kala, adaylar da kampanyalarının sonuna ulaşmak üzereler… Başbakan Recep Tayyip Erdoğan il il sürdürdüğü miting programı ile şimdiden en çok miting yapan aday oldu. Halkların Demokrasi Partisi’nin adayı Selahattin Demirtaş, sayı olarak daha sınırlı olsa da, mitinglerine hızla devam ediyor. Oysa “çatı adayı” Ekmeleddin İhsanoğlu, aldığı karar üzerine hiç miting yapmadığı gibi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin de çeşitli illerde yaptığı mitinglere de katılmadı. Peki, günümüzde miting yapmak gerçekten gerekli mi? Bu soruya cevap verebilmek için, mitingin arka planında yatan unsurları anlamak gerekiyor. Çünkü miting sadece miting değildir

Miting sadece miting değildir, miting bir yakınlaşma politikasıdır

Son yıllarda farklı iletişim metodları ne kadar gelişmiş olsa da, “Yakınlık Politikası” (La Politique de Proximité) bugün kampanyaların en temel direğini oluşturuyor. Adayların seçmenlerle daha kişisel ilişkiler kurması ve seçmenle yakınlaşacak aktivitelerin özellikle seçim dönemlerinde hız kazandığını tüm seçim kampanyalarında gözlemleyebiliyoruz. Miting, bu anlamda seçmenin adayı çıplak gözle görebilmesi, aynı mekanda bulunabilmesi için önemli bir fırsat oluşturmaktadır. Adayları her ne kadar televizyonlardan görmüş olsalar da, aynı mekanda bulunarak kendi gözleri ile görmesi, seçmenin adayla arasında kurduğu fiziksel yakınlığın bir uzantısı olarak duygusal bir yakınlık da yaratabilmektedir.

Miting sadece miting değildir. Miting söylemleri ‘yerelleştirme’, ‘kişiselleştirme’ aracıdır

Kampanyanın başarılı olması için en temel ayaklardan birisi kampanyanın “yerel” ve “kişisel” olmasıdır. Mitingler, her gün TV’den genel ülke politikaları üzerinden konuşan adayların yerel, konulardan bahsederek seçmenin birebir ilgi alanlarına dokunabilme fırsatı sunmaktadır. Bulunduğu ilin futbol takımının atkısının takılması, yöresel kıyafetlerden parça bulundurulması ve bulunduğu ilin diyalekti ile çeşitli söylemler geliştirmesi, adayın söyleminin yerelleşmesine katkıda bulunabiliyor. Örneğin Erdoğan’ın her ilde teker teker o il için yaptıları icraatlerden bahsetmesi, yerelleşme stratejisinin bir parçası olarak gösterebiliriz.

Miting sadece miting değildir. Miting siyasetin gösterileşmesidir

Miting öncesi dağıtılan bayraklar, şapkalar vs. de insanları görsel olarak şölene dahil etmek için yapılan hamlelerin bir parçasıdır. Siyaseti gösterileştirmek, gösterileşen siyasete seçmeni dahil etmek ve bu şekilde gösterinin bir parçası olan seçmen ile yakınlık kurmak kampanyanın başarısı için vazgeçilmezdir.

Miting sahnesini bir tiyatro sahnesi gibi düşünmek mümkündür. Özel olarak hazırlanmış sahne, fon, dev ekranlar, bayraklar, flamalar, çalınan şarkılar… Bayram, şenlik havası yaratılması… Bu tiyatro sahnesinde adayın duruşu, sesi, bakışı, jest ve mimikleri de en az konuşmasının içeriği kadar etkileyici bir unsur olarak karşımıza çıkabiliyor. Bu sahnede abartı yapmak da alışılmadık bir durum değil aslında, mesela geçenlerde Erdoğan’ın mitingde bayılan bir kadın seçmeni ayıltması gibi…

Miting sadece miting değildir. Miting ‘gruba dahil olma’ aracıdır

Miting sahnesi, adaya dinleyiciler ile karşılıklı bir ilişki içine girebilme imkanı tanır.  Şapkasını takan, bayrağını alan dinleyici beraber şarkı söyledikten ve slogan da attıktan sonra artık sahneye çıkan adaya her türlü yakınlaşma ortamı sağlanmış olduğundan, adayın söyleyeceklerini de daha kolay kabul edecek duygusal kıvama gelmiş olur.  Aday konuşması sırasında dinleyicilere slogan attırabilir veya kendi konuşmasının belli bir bölümünü tekrar ettirebilir. Erdoğan’ın  konuşması sırasında sıklıkla kullandığı “Düşünebiliyor musunuz?” sorusu tamamen bu amaca hizmet etmek için kullanılan bir replik. Aday çıkmadan önce çalınan müzikler, tekrarlatılan sloganlar da dinleyiciyi bu diyaloğa dahil etmede etkin bir yöntem. Böylece dinleyiciler pasif durumdan çıkarak, aktif duruma geçiyor veya geçtiğini hissedebiliyor. Ayrıca mitinge geliş/gidiş yolculukları, özellikle sıcak yaz günlerinde güneş altında beraber miting saatini beklemeyle başlayan birliktelik, beraber slogan atma gibi ortak eyleme de dönüştüğünde,  seçmen kısa sureli de olsa  kendisini bir “grubun parçası” olarak hissedebiliyor. Bu hissiyatın uzun vadede bir bağlılık da yaratması oldukça yüksek bir olasılık.

Miting sadece miting değildir. Miting medyada yer alabilmenin bir yoludur

Mitingin en önemli özelliklerinden birisi, medyada yer almak için fırsat yaratması diyebiliriz. TV reklam ücretlerinin yüksekliğini düşünecek olursak, kampanyaların haber bültenlerine yer alması büyük bir avantaj oluşturuyor. Haber bültenlerine konu olabilmek için de miting çok önemli bir fırsat. Medya Takip Merkezi’nin Wall Street Journal Türkiye için derlediği 1-27 Temmuz tarihleri arasında Cumhurbaşkanı Adaylarının medya performansına göre Erdoğan İhsanoğlu’nu gazete ilan sayısında 8’e, TV reklam sürelerindeyse 2,5’a katladı. Demirtaş’ın TV reklamı bulunmuyor.

Oysa, adaylar miting yaptıkları zaman, miting haber değeri taşıdığı için kısa süreli de olsa haber bültenlerine çıkma şansını yakalayabiliyorlar. Örneğin, Selahattin Demirtaş’ın, katıldığı TV programları dışında, çıkan haberlerinin büyük bir kısmını miting programlarının içerdiğini söylemek mümkün. Hatta Demirtaş’ın miting söylemleri ilgi çektikçe, TV programlarına katılımının da arttığını söylemek yanlış olmayacaktır.

Yazının devamını okumak için: Erdoğan neden mitingler yaparak il il gezdi?

Görsel kaynak: yenisesgazetesi.com